Pazar, Ocak 27, 2013

"Bitti, artık ben varım..."


Son yazdıklarıma bir baktım da, her birine 'yine çok uzun zaman olmuş yazmayalı' diye başlamışım.O zaman bu faslı atlayalım...
Kendimce gerekçelerim vardı elbette. Sadeleşmekle meşguldüm ama öncesinde alkol denizinde yüzmekle, kendimi kaybetmekle, tekrar bulmaya çabalamakla, hayatımdaki en önemli kişilerin birer birer gidişini izlemekle, bazılarına yol vermekle, bazılarına kucak açmakla, yeni başlayan 30'larımın sefasını sürmekle çok meşguldüm.
Hala sadeleşmeye, kendimi bulmaya ve mutlu olmaya çalışıyorum..Bu uzun bir süreç ve ben bu süreçte en çok da sabretmeyi öğreniyorum sanırım...
Tam 'bu kez oluyor galiba' diye düşündüğüm anlarda yine, yeni, yeniden olmuyor...Kolum, kanadım kırılıyor. Yoruluyorum ki zaten yorgunum. Erkek gibi düşünmekten, her şeye karar vermekle yükümlü olmaktan, kendimi korumaya çalışmaktan, hep güçlü durmaktan, zaaflarımı gizlemekten yoruluyorum.
İstiyorum ki biri gelsin ve bana desin ki "Bitti, artık ben varım..." Bekliyorum ve onu beklerken sabretmeyi öğreniyorum.

Perşembe, Ocak 12, 2012

Yeniden hoş geldim...

Aman Tanrım, bloga yazmayalı aylar olmuş :/ Evet bu sürede hayatımda çok çok fazla değişiklik oldu. Ne mi oldu? Anlatayım...
Öncelikle beni çok sıkan ve yoran işimden istifa ettim. Bütün bir yaz boyunca Bodrum'da tatil yaptım :) Yepyeni insanlarla harika arkadaşlıklar kurdum, eski dostlarımla ilişkimi tazeledim. Çok içtim, çok eğlendim, çok güldüm, bol bol sarhoş oldum, durmadan dansettim, alacakaranlıkta denize girdim, dolunayı Tavşan Adası'ndan izledim veeee Kasım ayının sonunda da İstanbul'a döndüm. Geldiğim gibi dairemi boyattım, dekorasyonunu yeniledim -ki en çok yoran kısım buydu- harika oldu...
En yakın dostlarından biri albüm çıkardı -ki Ulaş Oral oluyor kendileri- albüm lansmanıyla başlayan İstanbul gecelerine dönüşüm, tahmin edilenden daha uzun sürdü.
Şimdi toparlanma ve gelecekte neler yapılacağını planlama zamanı.
Artık burdayım... Yeniden hoş geldim :)

Pazartesi, Mayıs 09, 2011

Hiho ;)


Çok uzun zamandır yazamadım ama haklı gerekçelerim vardı (her zaman çok güzel bahanelerim vardır zaten)
İş arkadaşım ayrıldı, onun bütün işleri bana kaldı. İşi bir tarafa bırakırsak sosyal hayatın yoğunluğu yine beni benden aldı. Her akşam dışarda, arkadaşlarla olup eve yorgun argın girince insanın gözü blogmuş yazıymış hiçbir şey görmüyor. Tek hedefin yorganla dürüm şekline bürünmek oluyor :)
Neyse ne, burdayım işte...

Ps: şu sıralar tek isteğim uzun bir yola çıkmak arabayla, resim de ona istinaden eklendi buraya.. bir nevi 'secret' olayı yani ;)

Pazartesi, Mart 07, 2011

Love-sex-friendship


Günün birinde 'perfect match'i yakalayacağım.. Umudum var :)

Perşembe, Ocak 27, 2011

Yaşayalım ki...

"Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, her şey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Her şeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...
Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde"
C.Y

PS: Birçok şey yazmak gelse de içimden bugün, yazmadım.. sadece paylaştım..

Çarşamba, Ocak 05, 2011

kırılgan...

"kırılgan bir çocuğum ben
yüreğim cam kırığı
bütün duygulardan önce
öğrendim ayrılığı

saldırgan diyorlar bana
oysa kırılganım ben
gözyaşlarım mücevher
saklıyorum herkesten

ürküyorlar gözümdeki ateşten
ürküyorlar dilimdeki zehirden
ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden

diyorlar bir yanı sarp bir uçurum
bir yanı çılgın dağ doruğu
oysa böyle yapmasam ben
nasıl korurum içimdeki çocuğu

bir yanım çılgın nar ağacı
bir yanım buz sarayı"

Salı, Ocak 04, 2011

Kaçış planları

Bu aralar şehirden uzaklaşma fikri beynimi kemiriyor. Sadece bir geceliğine bile olsa gitmek, İstanbul'a yakın bir yerde kişiliği olan küçük bir otelde kalmak ve ruhumu arındırmak.
Ada bunun için güzel bir seçenek olabilir.. Bir Cumartesi öğleden sonrası vapurla Ada'ya geçip İstanbul'a karşıdan bakmak, yaza göre nispeten daha sessiz-sakin yollarda yürüyüp bir yerde sıcak bir çay içmek.. Günbatımını şarapla karşılamak.. Susmak ve kafamın içindeki düşünceleri bir geceliğine susturmak...
Bu aralar şehrin hengamesinden kaçmak istiyorum ve ruhumu arındırmak...